4 Mayıs 2010 Salı

Ankara Günlüğü...



23 Nisan tatilini fırsat bilip Ankara'ya gittik. İyiki de gitmişiz meğer ne çok akrabamız varmış orada. İnanılmaz güzel ağırlandık, herşey dört dörtlüktü. Bizi evinde misafir eden Doruk'un değimi ile kuzeninin kuzeni "Samiş" abla ve güzel çocuklarına ayrıca teşekkürler...
Daha ilk dakika bavulumuzu eve taşırken Doruk'un gözüne evin yakınlarında bir park çarptı, sonra Doruk'u içeri sokabilirsen sok. Asansör önünde yapılan çeşitli pazarlıklar sonrasında evde abiler oldugunu gören Doruk, bir de en yakın bakkaldan istenen top sayesinde içeride bizimle vakit geçirdi, ne zamana kadar mı ? balkona çıkıp parkı oradan da görene kadar :)) Neyseki babamız onu parka da götürdü sözünü tutup. Biz de hanımlar sohbet edip patchwork altıgeni kestik. (evet ben bile kestim ama yok hiç bana göre değil bu işler, sabır işi)
Ne çok hazırlanmışlar sürekli bir yemek sürekli ikram... kilo almış olabilirim orada. Akşamüstü büyük halaya geçtik. Doruk ve abiler bahçede saatlerce top oynadılar, içerde de Esat abinin üzerine tırmanmaca keşfetti bizimkisi :) Hala'nın halis mulis ev yapımı Kayseri mantısından bahsetmeme gerek yok, mükemmeldi ben 2 tabak yedim... Akşam daha Ankara'ya adım attığımızda bizi tesadüfen camdan gören Neslihancığımız, yollarda Doruk'un bitmeyen vıdı vıdısı sayesinde gözünü kırpamayan babaannemiz ile arabaya bindiğimizde "ama ben burda kalıcaktııımmm" diye sızlanan bir deli oğlanla evimize döndük. Günün olayı da galiba Doruk'un "yani top" cevabıydı... (babaanne şifreli bir şekilde "kızım o yuvarlağı da aldık mı yanımıza ?" derken, Doruk dönüp "yani top!" demez mi ?)
Ertesi gün üzerinde zıplanarak uyandırılan Neslihan, "bana babytv.com açar mısıııın? diye en şirin hal ile sorulunca olmaz diyemeyen abiler ve tüm fertlerle yapılan mükellef kahvaltı sonrasında Songül halaya süpriz yaptık. Tesadüfen Oğuzhan ve Lale ile minik Batuhan ve "küçük abi" Kaan da oradaymış, bütün aileyi birarada gördük. Doruk'u oradan da zor ayırdık " ama ben orada kalıcaktııımmm" Kaancık da yazık hasta hali ile ağlıyordu "Doruk gitmesiiin" Oradan da Habibe teyzelere geçtik, enişteyi, Cemile Teyze'yi ve Ayşegül ablayı ve Osman enişteyi de orada gördük. Çevirmeli telefonu da ilk defa görüp "ama buna basılmıyor" diye zorladık :) Tabiiki oradan da zor ayrıldık ve akşam yemeğe giderken "ama büyük ananeler de bizimle gelseydiiii" diye sızlandık. Aslında o kadar çok şey varki yazacak... Akşam gidilen restoranın park kısmında bir bakıcı abla nezaretinde kalan kurtlarını da döken Doruk, Mustafa ve benim öngörümüzle paralel olarak biraz sonra bir garson abi tarafından kibarca yanımıza sepetlendi :) "Oğlum ayakkabıların nerede?" çıkarttım onlar beni yavaşlatıyor ben vııışştt vııışşşt diye kayıcam.." daha ne diyeyim ...
Galiba ilk defa bir tatilden buruk ayrıldık, herkese ama herkese çok teşekkür ederiz tekrar...

Kuzen Şimal'in doğumgünü...

Kuzen Şimal'in doğum günüydü geçen ay, teyzemin evinde bütün kuzenler toplandık pasta kesip afiyetle yedik. Şimal ve Doruk aynı kudurukluk derecelerinde oldukları için birlikte çok eğleniyorlar, Doruk yanımıza bile gelmedi bütün gün. Şimalcim de sağolsun bir abla olgunluğu ile ilgilendi onunla. Doruk o gece sabaha kadar konuştu durdu rüyasında, "Şimal sen bize gel, ben sana topu atıyorum, sen tut" dedi durdu... Nica mutlu yaşlara güzel Şimalcim, seni çooooookkkk seviyoruz...