17 Şubat 2010 Çarşamba

Doruk ve Selin ...

Selincik benim en yakın arkadaşımın güzel kızı... Sarışın, çok güleryüzlü, hafif tombiş :) Doruk'la aralarında tam 1 yıl 1 ay var. Selin doğduğunda Doruk'a "hadi Selin bebeğe gidelim" "bak bu Selin bebek" diye diye kızcağızın adı "Selin bebek" kaldı. Doruk da koca kıza hala "Selin bebek benimle oynar mıssınnn?" diyor. Yok şimdi neyse de bunlar 18'lerine geldiklerinde de devam ettirmez umarım :) Selin ne yapsa Doruk kıkır kıkır güldü biraraya geldiklerinde "hahaaha kartları ağzına koyuyooorrr" "hahahaaaa annnee , bababa dediiii" vs. diye ama ne zaman oyuncak elektrik süpürgesi çalıştı, bizim o dalgacı davut üzerimize tırmandı korkudan. "Bunu kapat bunu kapat" diye. O zaman da Selin güldü Doruk'a "bu oyuncaktan da korkulur mu yahu?" der gibi.. eee etme bulma dünyası Doruk Bey... :))

Super Mario'lar


Çok şanslıyım. Evde birbirinden becerikli 2 usta ile yaşıyorum... Evimizin bozulan her köşesi itina ile tamir ediliyor.

Doruk ve Şimal

Doruk ve Şimal kuzenler ... Son 2-3 haftadır her Cumartesi görüşme fırsatımız oldu. 2 hafta önce bizim evde kudurdular da kudurdular :) gecen hafta ablamın evinde neyseki daha uslu durdular. Çok şekerler. Şimal de bir kız çocuğuna göre oldukça hareketli. Aslında daha küçükken böyleydi şimdi gayet olgun bence, Doruk da "Simal söyle dedi, Simal böyle dedi" diye diye peşinden ayrılmıyor kızcağızın... Şimal ne yapsa veya ne dese Doruk için kural :) O'na ayak uydurmaya çabalayışını görmeniz lazım :)

1 Şubat 2010 Pazartesi

Aşkım aşkımmm...


28. ayı da geride bırakınca ya her saniye elinizde kağıt kalem (ya bilgisayar) olacak ya da böyle aralıklı yazmaya başlıyor insan. Doruk artık bayağı bayağı arkadaş oldu bize, oturup karşısına sohbet edilebiliyor, telefonda konuşulabiliyor hatta fazlaca bilmiş oldu. Mesela dün çizgi film seyrederken "anne su ver bana su su" dediğinde "anneciğim güzel söyle böyle anlamıyorum" dedim, "Anneciğim bana su verir misiiiin ile bana su ver aynı, aynı bunların hepsi birden" diye cevap aldım . İsmini bilmediği nesneler için çok güzel kelimeler buluyor, TDK gibi oldu, dedesi oyuncak kerpeteni gösterip "bunun adı ne Doruk?" diye sordu geçen gece, Doruk "bu kıstırıcı, bak kıstırıyor" dedi alıp vidayı kıstırdı :) dün sabah teyzesiyle bayağı sohbet etti telefonda "Bade ben dedemin evine geldim ama onu bulamıyoruum" Bade "Dorukcum belki banyodadır" "Hayır diil ben baktım orada da yoktu" O kadar tatlıki, tam yatıyoruz "süt?" (uyumamak pahasına bayağı süt sever oldu kendisi :) o bitince "su ?" o da bitince "ben dişimi fırçalamadııımm" bir de yanlışlıkla gerçekten unuttuysak imkanı yok diş fırçalanacak bir geceden birşey olmaz diyorum bazen artık yatalım diye ama nafile... bir de bu bahanelere bir yenisi eklendi "benim çişim geldii" "yap Doruk bezin var altında", "hayııırrrr ben tuvalete yapıcam..." hadii koşuyoruz tuvalete zaten yapmış da azıcık daha yapıyor :) o da bitince "bana arabaları göster bakıcam parktakilere uyuyorlar mı ?" işte hergecemiz böylece uzayıp gidiyor taakii o konuşa konuşa sızana kadar :) ama arada gelip beni öpmüyor mu ? işini de çok iyi biliyor yaramaz, bakıyorki sinirler geriliyor o zaman muccckkk...
Yemek yemek ve uyumak olmasa Doruk'la hayat çoook daha kolay olacak, üstteki fotoda tabaktaki mantıdan 1 tane yediremedim mesela o kadar da varyemez.Yine Semra Abla çok sabırlı da Allah'tan burnundan girip ağzından çıkıp oyunla şunla bunla yediriyor haftaiçi. Yoksa bu kadar harekete iğne-iplik olurdu valla, neyseki kilosu gayet normal, zaten doktorumuz da Doruk'un ince-uzun bir çocuk olacağını söylüyor.
İşte böyle aşkım aşkımmla 28. ay... şundan 2 sene önce hedefim 6 aylık olmasıydı, sonra 9 sonra 12, 15,18 derken şimdi en yakın hedef 2,5 - 3 yaş, sonra okul olacak hayatımızda zaten sonrası çook hızlı geçiyor diyor tecrübeliler... bakalım görücez inşallah...